Çok sevdiğinedir bunca sitem
Ve çok sevdiğindendir bunca nefret.
Kâğıda yazılan satırlara benzemez yürekteki sır
Ya da dilden dökülenlere.
İhtimal (muhakkak)
Kaderdir asıl yazı.
Konuşmak çözümdür desem sana
Susar mısın bir...
Mürekkebi bitmiş bu mektubun
Yetmemiş sevda sözlerini bir kağıda sığdırmaya.
Kimbilir kaç kalem kırıldı bu uğurda
Ve elleri bağlı bir dilsizin koynunda
Kaç gece, kendi içine kanadı...
Yalçın dağların...
Ne terk edişler gördüm ben
Ne büyük gidişler…
Bir elmanın iki yarısına vuran gök gürültüleri
Kahıra terk edilen hayatlar gördüm.
Güvensiz başlangıçlar
Aldatmaya teslim el ele tutuşlar
Soğuk basarken karanfili
Kan...
Işık olmalı daha çok
Sokak uçlarında
Gündüz kadar aydınlık olmalı gecenin kör saatleri...
Kaldırımlarımda ayak izlerin olmalı
Her bir adımda sevgi tokluğu vurmalı taşlara...
Sessizliği bozmak için koşmalı çığlıklar
Aşkın...
Bir su damlası
Bir gül sunağı
Bir ânın vurgunu...
Oynamıyor sanki yerinden ay
Hayat
Zamanların en durgunu…
Boynu vurulmuş sedanın
Kırılmış yaz dalları...
Bu yüzden
Gitme…
Cüneyt GÜNDOĞDU
Ağır ağır kalktı yerinden
Rastladığı tüm duyguları işledi
Kıt kanaat, zaman.
Zaman
Şimdi
Bir başlangıcın adı;
Ufkumda gerçek
Gerçeğimde
Sen varsan…
Cüneyt GÜNDOĞDU
Geliyor
Dört nala
Alabildiğine
Ağaçları savurarak geliyor...
Gözleri nefes nefese
Sanki bir mitralyöz...
Koltuğunun altında
Kınında bekleyen bir süngü adeta
Saplanmaya hazır o sözler...
Geliyor
Hiç sormayın bu kavga ne diye?
Bir hınçla başlar ayrılıklar
Haklar...
Dostluk, kadifeden bir gece
Dost için yanmak
Dönülmeyesi yol…
Ve nedamet
Islıktan bir bilmecedir ay dost!
Katı olur haziranın ayazı
Ve temmuzda kar yamaçları sarsıyorsa
İkindi vakitlerinde
İkiyüzlü bir cin tutuyorsa köşe...
Gergefime iki damla kor düştü
Akasyaların açma mevsiminde
Bunca eziyetin arasında
Bu sabah daha erken uyandım
Sonsuz çiçek kokusundan...
Göklerden kaçan kuşlar
Bulutlardan kaçan yağmurlar
İsyanlardan kaçan insanlar vardı bu sabah...